neredesin!


vuslat bu ömre bahşolunmamış
özlem neylesin bu fani cismi

uyku ölümden beter
ayırır aşıkları

uykusuzluğa sığınıyorum. zihnim karanlıklara aksın. ruhumun ve zihnimin açlığını bastıramıyorum.  bu bedenin sınırlılığı içinde hapsolmuş, klostrofobik bir çığlıkla saldırıyor görünen yanılsamalara ve ancak bedenin açlığını doyurmaya çalışıyor. oysa beden bir yanılsama, onu doyurmaya çalıştıkça, ruhumu duymaz oluyor zihnim. uzaklaşıyorum kendimden. 
bir faniyim sadece, çoğalmak istemiyorum bedenen. kendine benzer olanı yaratmak egonun en dehşet ve acınası tatmini değil de ne? oysa egomun dışına çıkmalıyım. tanrılarla yarışmak değil niyetim. içimde saklıysa bir tanrı, onu bulmalıyım asıl, dinlenmeksizin, duraksız, nefessiz. 
hem kendimin klonunu ne yapayım? hele ki diğer yarım yaşamın başka evresinde başıboş gezerken?! diğer yarımın varlığını bildim bileli huzura ermez bir vahşi kesildi benliğim. şiirler sığınak olmuyor, dinlenemez oldu bu ben. onun var olduğunu bilmediğim gaflet zamanlarına dönemem gayrı. kendimi yok saymak istemiyorsam... 
fakat yoklukta başlamadı mı her şey? başladı ve bitti ve yeniden bitecek her başlangıcın sevdasına. senin yokluğuna sevdalı bu zavallı ruh. 
zihnim zaman ve mekanı aşarsa dinginleşir mi bu fırtına? teselli bulur mu bu kayıp ben? 
gündelik yaşama dönmeliyim, kaybetmeden gerçekliği. acı verse de, boğsa da, ezip geçse de içimdeki masumiyeti, burada kalmalıyım. ağırdan almalıyım karanlık dehlizlerimi arşınlamayı. bağını koparmış bir uçurtma olamam yeniden. parçalıyor martı gagası narin kağıttan bedenimi. henüz aşamadım o engeli. henüz bedenen hapisim yeryüzüne. ama zamanı gelmedi özgürlüğün. 
önce seni bulmam gerek. 

hadi uyan artık!
yetmedi mi ayrılık?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

senden içe

sustun