ah binlerce kez öldüm milyonlarca kez daha ölebilirim çarmıha gerildim taşlandım derimi canlı canlı yüzdüler ateşlere atıp cadı diye yaktılar yine de yılmadım istedim ki, ölüm kalmasın çocuklara ve hala ölüyor çocuklar ve onlarla ölüyor bu hayat
ah sen cilven deli eder türkülerde tufan olur cehennemine meydan dayağı çeker ama ah o ben uykudayken deliliğe övgüler yazan o ben secde ederdi suretlerine sen sandığımızdan ben sansan yetim öksüz sığınırım güçlü kollarına uykuya saldırma beni utandı artık bu kalp mahçup 44 sayfalık cılız bir lügat 32'sinde taze bir suret neresinden tutsan çocuk, üşenmeyip söz söyler lületaşın düşer deniz köpüğüne
ah ah, siz daha oyuncaklarımızla oyalana durun, en uzak gezegenlerde arayın durun buldum evraka derken yeniden kaybedin halbuki şah damarı patlamış kan revan içinde ağaçlar bir halk ayaklanmada yakınlaşıyor afeti devran anne şefkati devirsin en zulüm tiranları mermer yalıyardan muje şah not: ukalalık etmeden duramayacağım, mermer yalıyardan ile naçizane mastır tezime -savaş ve edebiyat ekseninde Ernst jünger'in "mermer yalıyar" ve Ömer Seyfettin'in "beyaz lale" ile "bomba" adlı eserlerinin karşılaştırılması- gönderme yapıyorum. İÜ Kütüphanesi'nde mevcut.
deli yağmurda bir başına dolaşmak iliklerine kadar ıslanıp da daha da yağdır be demek ohhhhhhh, özlemişim be sağnak! gürle, çaktır şimşeklerini aç göğün yedi kat kapısını, yürü be kim tutar seni, bastonumdan başka?
her gün yeniden doğurduğum babamsın her gece tükürdüğüm annem rahmine düştüğüm çocuğum kalbimin rengini boyayan dedem ve kundağında gözlerini çıkardığım abim ben mi? HİÇ bir şeyinim!