Kayıtlar

Mayıs, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

aşk bu şehre gelmedi

istediğim şekilde seviyorum işte seni / martin demişti hannah'ya / bekle, vakti değil / elbet seni bir gün senin istediğin şekilde seveceğim / elbette bir gün / bir ömür boyunca beklemişti hannah / koşulsuz hannah / vefakar hannah / aşık hannah / bir ömür nedir ki, seni otuz ömür boyunca da beklerim / demişti hannah martin'e hannah, hannah olduğu ömürde kavuşmamalıydı zaten martin'e / hannah kim, martin kim! / bellek beklemeyi yeğ görmüş kendisine / beklemekle var edecek evreni / ve bahşedilmiş hiç bir ömürde muradına ermeyecek belli ki / koca bir evrende otuz ömür... / nedir ki / bekle desin sevmeye...

merhaba

anıları siliyorum ne işe yaradı ki aşkın? üç beş dize yazdırdı gerisi hikaye yazarı doğmadan ölmüş yağmur dindi gelecek yaz günlerine şarkıları inleyelim besmele çekmeden girdiğimiz denizleri içelim yalanları helaya döküyorum oh diyor sabah çiğsi alaca pencere pervazlarına işiyor boşluğa kocaman bir SON ekliyorum gelecek yeni tutkulara bakmak lazım

uzak

deli bir rüzgar olacak / kan kırmızısı bir günde inecek / eriyen ahşabın güzelliğinde kant inleyecek / sancak savaşında el yanacak / ecel akacak / yak yAK yarrak / sivas sustuğunda / brecht hep bilecek cahilliği / yaban eller derdine yandığında / geç bunları diyecekler / geç bunları anam babam / ışığıma engel olma!

maymun

üç maymun oldum / hamdım / asla pişmeyeceğim dünü iple çekmektedir dalgaların / sislerini sevdi kabusum / geç oldu / son vapurun köpüğünde boğulacağız / git / gözlerini bırak da git / bakaKALmasınlar

sanki

asırlar geçti dehlizlerini arşınladım bu ömrün çamurunda serildi meleklerin var mıydın sonrasında? bilmedik, yaşamadık, olmadık boşlukta varlık yoksunduk yaLANlar geçti zahir tezahür eden sendin sol yanıma neFES almayı unuttum gece olmadı ayın arkasında dinlemedin, duymadın, olmadın hiç sevDİM ya da hep sevMEdim kan revan bu aşk günler geçti salizelerini tek tek saydım yokluğun ateşinde yandı yarattıkların öncesinde hiç olmadın

sırça

ellerimi sana gönderiyorum, al sakla! balmumu bir aşkı yontmada kullanmak istedim. ellerim eridi! sen kaçtıkta kovalamak istedim, kor bir kuyuya düştüm. anladım ki bu sevdanın zalimi de alimi de ben, kovalayanı ben, sorgulayanı ben ve galiba tek düşleyeni de ben. kendi yarattığım suretim miydin yoksa? belki de HİÇ var olmadın, adını dahi uydurdum. einstein'ı sorguluyorum seni düşündükçe. hangi paralel evrende yitirdim elini? daha mı sıkıca sarılmalıydım boynuna, ki hiç bırakman mümkün olmasın belimi. belki de paralel evrendeki bende mutsuzsun şimdi... yaşadık ve bitirildik belki de. her evrende buluşamayışımızı gün doğuşuna bağışlıyorum. ya da benim evrenimde yaşanmış tüm buluşmaları yunus zarifliğine bırakıyorum. azat olsun düşlerim. zaten hiç biri yaşanmadı ve herşey birDEM ibaretti. sen başka bir düzlemde yaşıyorsun kendi evrenini. artık bir küme kesişmeyecek belli ki. rakamlar tesadüfi kesişti bir an için. bir an için dünya yörüngesinden çıkacak gibi oldu. 1 an... o

bahtıma

haber düşmedi bu kıtaya şey lar tan vakti doluştuğunda genize gelmesin karAnlık yanılsamalar ben sana mecbure kalmadım hiç yaŞam zatEN sENsiz

4

dört yıl oldu sevgilim dört yıl iki gün sensizliğin düşündeyim uyanmaya çalıştıkça daha derin uyuduğum serseri günlerimizin acısı damağımda kaldı suretin sol yanımda silikleşti özlem baki bindörtyüzaltmışiki gün oldu sevgilim son kez ısırdığın tenim acıyor ama karasular seni anlatıyor yansımalarından ziyade seni hapsettiğim anılarımı paketliyor pembe kurdela takıyorum kaç yıl geçecek sevgilim seni göreceğim güne dek?

izahat

izafiyet/ yalan! dedim, dedikçe daha çok aşık oldum/ elin değmedi elime, ve hikayeydi su aygırım olduğun gece/ neydi bizi bir arada tutan masal? nafile beklediğim namazlar izahları namümkün sevdaların/ bekleme beni gayrı artık yasaklıyım ulkende senin

ayrı gayrı

dün yine rüyama girdin! bütün gece senle, yetmedi bu ayrılık? gelme de koynumda ısıtayım seni, sarsmayalım artık bu düzenleri Sen korktuğun sürece, Atarım boynuzundan gecenin, meydan okur, okutur örtmeden gündüzünü, acının  yağmur yağmalı bugün, beklediğim yağmur da değil. serçeler şarkısını red ediyor sevişmelerimzin! sen değildin gördüğüm değildin ben yanılgım daim olsun isterdim

ozan

kalaba kal aba sana gitme demedim ki! rahvan bir düşte kulların. aMÂ karanlıklar ölü ozanın dilinde yaVan bir de yelkovanlar var mavinin haşarı çocukları kaosuna aşığım gök yüzüne yazılı ne sen benimsin ne de ben sen öylesine vakit dolduruyor bu ruh nihayet

not defteri

uzak diyarların kağıdını taşıdım senin kayboluşuna adamak için prometeler ağlamasın ben seni yine özlerim

deli

kamburum güneşe dönük yüzüm cehenneme seni bekliyorum gözümde seller sen valslerini eda ederken ciğerlerim sakatata çıkıyor promethem ol istedim boş (deliliğime) ver seriyorum şiirlerimden halını ayakların buza değmesin yolun kuş olsun tez gelesin şiirim ol istedim hoş (cadılığıma) ver

çapkın

hangi güzel çekti canın al senin olsun umurumda mı? el senin ayak senin hele erkekliğin, komple senin olsun yeter ki kalbin bende kalsın...

yoKluK

peyin patlamalarıyla doluyor hayat elim bağlı, ayağım yorgan karanlık çağların efendisiyim dişisine zorla kendine sevdiren ben oyum senin hep kaçtığın suretin bırak kendini bana zevk-ü sefa alemlerinde dolaştırayım tüm uzuvlarını titresin yüreğin aksın kanın kana bulansın sokaklarım kimse duymasın aşkımızı aktıkça kanın yıkansın insanlık beni hiç sevmedim ki... sevilmedim ben sadece bekledim beklenmedim uzadıkça yolum susuzluğum arttı yüreğim dağlandı  ama sen hala yoksun...

garaip nağmeler

sarın beni tek tek la fa sol re do kimseye sezdirmeden kabuğum olun karanlık gündüzlere sırça benliğim üşümesin

zerafeten yok oluş

zarafetinden ölümler beğen bu gece yılan olup koynuna gireceğim, öyle sessizce geleceğim ellerin açık beni saracaksın önce şah damarından alacağım tadını sonra yüreğini yutacağım en son erkekliğini öldüreceğim sana bir meyve peydahlayacağım seveceksin bilmeyeceksin

kelebek etkisi

kelebek zarifliğinde konuverdin yapraklarıma bir çiğ tanesi kadar tatlı peri kızlarıyla sarmaladın yedi denizi her gülüşünle biraz daha sen bilmedin de mi devasa duvarını inşa ettin Berlin'e ki yıkıldığında bir çekiç de ben aldım elime çin seddine kadar döşedim kelebeklerden bir hare sadece ellerini öpmek için gelme artık bir tanem, ben senden uzaklara aşığım sen sadece tetiktin Glencoe fırtınalarını, denize sürüklerken virüs beni çoktan sarmalamış olacak geç kalacaksın dağları delmeye var ki, geç kal new forrest atlarına onlar yine de tüm zarifliğiyle, rüzgarda yelelerini savurarak koşacaklar mavi çiçeklerden oluşan halının üzerinde var ki, görmeyi ver bu aşkın gidişatını... çaresiz bu hastalık, çaresiz bu aşık maşuksuz da güzel geçmiş gelecek bulutlar elbet sevecek kuru kum tanesini, elbet bir gün şeklin ne ehemmiyeti var? var ki, bilmeyi ver, benden içeri sen olduğunu... ben yine bulacağım seni, yine kaybedeceğim, ve yine yeniden seveceğim sendeki sur

veda

değil bu sendeki benim yazık oldu o sevişmelere bu bendeki gidiş değil dönüşüm artık mümkün değil belki yarın başka bir köşesinde elin değecek elime durup düşüneceğim bu bendeki kapın değil haydi başka kapıya...
dövdükçe yaşam ağacı elmalarını ne diye adem lazım havvaya köteği göstermek için? elim sende oynamadık hiç belki ondandır tüm melankolim hiç sana aşık olmadım belki bu evren bize dar ne diye dönüp baktın, ben gayet neşEli izlerken seni... olsun, bu da geçer...
bu diyar senle de olsa güzel senSiz de öyle değişlendikçe her gün suretin nasıl çoğalıyor bakışın belki ben sana geç kaldım umurumda mı? bana sen lazım değil

kaos

poseidonsun hera ve Zeus yüreğim sağlandı uyku delirtoor beni deli sanayisi karman çorban ne konuşursun ve kadın zırvalar boş laflar hepsi de domuz paranoya tıkın lan beni zindanlara

muje Şah devri

siz kadınları alın ayak altına tüm analar güzeldir tek bir günde çiçek götür 364 dayak eyle yasasın feministler anlamını bilseniz tutar her feministin cennetine gider bir maçı tanrı yerine koyacağına gidin lan ibneler helâlinizle sevişmek sevap yan bakacağına başka küçük kıza

yazdıkca bitmiyor

nihayet aŞka geldim kusursa şiirde gelsin politika beni aşar kesitim sizi parçalar oh be dünya malı fani bırak da yunusların Deniz'de oynarken seyret sende Rabb'dan daha büyük kudret mı var? öyle güzelsin ki imana gelmiş kant bile ben kimin oldum bilme wittgenstein söylemiş bağıra bağıra dilim s ana yetse dubai cennet olur ellerin malı kendine sen ne yaptın onu söyle Allah'a hakaretin kediye ya kendin ay na da nesin? Aziz gelmiş dile 23 gece ellerini bağladınız eller kime teper yakmak da yetmedi size ah bu diyar bana cehennem yandık aşk ateşiyle Allah kurmuş beni neylediyse güzü yaz eder elbet bir gün yüzün döner Ayyip senin Kadıköy bana sat dünya'yi duman edelim GuZel insanlara acı dualarım kabul olsa cennetin ana okur

sustuğun geçse

yorulmasa su beden neler ederim sana ah eder tüm kuşlar önünde imana gelir tüm aşuklar rabb neylediyse GuZel eyle çarpık okur diller bu diyardan gideli meğer asırlar olmuş glencoe beni paklayacağım Scoth'u da pek guZel tatlı tatlı beşer fındık kıralın eklemine eder tay tay bakacaksınız kırar maaşını Nur yakan sus sözcükler ellere mahsus bize sevişmek düŞer

yoruldum Meşke

boğuldum Deniz'i Yin Yan gekühlt parles Bois Française ou nô parle pas mois aussi hèle bir de japonca bilsen vay halimize die for me eğen the night comda zirvaldik isteyim göz yaslanmış elin Çinine çinine iCine ah vuslatını netleşin yorgun düşer eller eğen the night is laughing all day just a kiss for all night sleep tu compris? cevap kırk iki

geç bunLArİ

dedi kodu dedikçe çoğaldı suretler toz içinde atölyen ey tanrı ŞeyTen dine geç ısırırım bak o tatlı dudağından vAllahİ geçmem yAramaz misin SEn!

ayın onbaşı

ayın onbaşısı gelMis bak ne kadar guZel yatıyor tüm Real'iyle meŞk atlatman ne kadar Kore'm deli etme beni uzak kaldın bana gündüz sıra En'de guid men Elifi şiştin mı balım all Winter will come dü mal furyası. suretler canlanmış ırkı na ağzına macun akıtmış bok bol hangi diyarda okursan ol ötekin daim kalacak faşizm ancak aŞka yenik düşecek

aksaktım

ASİik ateşi girmiş içime vuslat ebende ney üflesem geç bunları kulaklarına su kaçmış ellerim yaNmalı Haydan gelen hayyAma gidEr dinLeSen eller dize gelir aMa sendeki bu dokuzlar varken bendeki yediler be boka yarar domuzSun güneş olsan kime yeter ben sana Ay oldum sen de beni secdene yatırsan gençler ne der! b/Leke cilve etme bana böyle ah edip yollara düşecek bak yine

geceler guZel eyler

eller kavuşmayınca gündüz ruhlar danseder aŞk ateşiyle gece

belki başka bahara

beklerim dedim aşkıMa anlasanA!

geç ruh

geceleri uyumadık hep dolaştık acıları aşk eyledik yandık yaklaştık senle ellerimiz kabusu olmasın gündüzü sustuk ama belki de konuşmayı bilmek gerEk eğlendirdi beni geçseK gündüz ben nasıl asılsam geçdiniz gündüz ben nasıl yansam eylemcim titre ellerimiz serseri

ramba

sagol be Ramba nasıl ihtiyacım vardı size hep sizi önce tutmaktan derdimi söyleyemez oldum bir hapsedin

yandım

her görevde gördüğümde seni nasıl yandım ayın oncesi gibi güneşin olup etrafımda don gezegenler hİzaya gelsin kendiliğin bana kalsın yeterli değil mı tabisi aşk ateşi beni böyle eylemiş elden ne gelir bAŞKa
hodri meydan! ben allahım! übermenschim big bang ve kara deliğim madem öyle çık karşıma!
zamanı tersine çevirmeye karar verdim. işte açkılıyorum! önce söz vardı, oku! güneş ayın etrafında pervane olacak! hem de ispatsız! saygısızlığın olduğu sınırlarda faşizm doğar bekle! devrim çoktan başlamıştır!
aşk ne güzel eyledi ellerin küçük kozmik uzayımda gezinirken ben seni hep sevdim

sorgularında

sen sorguladık dedin dünya battı gelemem dedin izledim sen kaçtikça izlerini sürdüm gel hadi eziyet etme tozların içinden suretlerin karınca duasında sen hiç sevdin mi ki?

ömürlü

denizler anası poseidonsun ellerini bağlıyorsun yaz gelecek mimlenecegiz korkmuyorum!

yıllarca

hep siz konuştunuz dilimi kopardınız zorunda mısın dedikçe yüreğimi dağladınız işkence ettiniz yargılarınızla zalimdiniz beni sinirlandırdınız ama öğreniyorum aşka geldim mecnun diyarında sıra bana geldi şimdi hem zalim olacağım soru sorup kızgın demirlerle paklayacağım cehennemimde kül oldukça. siz cenkte zevk-ü sefaya dalacağım zira sıra bende ben konuşacağım

sakallı

düşündükçe içimdesin günesin yedi renginde sığmıyorsun hiç bir boşluğa gül cemalinde kaybolmuşum öl desen ölürüm

deli

gündüz ağlayıp gece sevişeceğiz her geçene secde etmeden devam edemeyeceğiz dilin dudağımda azgın ağzın boynumda bekleyeceğim elbet geleceksin

sen

sensin benim allahım ne zaman an-la-yacaksın? her gidişiniz biraz da geç kalıyor bahara vakit var mı diyor yüreğin? vakit geldi aşka yüreğim dayanmıyor

aşk

gündüz sen anlat sevdiceğim gece secdelerde sevişelim sorgusuz sualsız dillerimiz başka ülkelerin dehşetinde karabasan sevsin hadi gel naz eyleme bal tanem yüreğimin içindesin

doğum

ben senden sen benden suretlerinde doğdum her gün yeniden geceyi gündüzle yoğurup hadi meşk edelim dedik

güz vakti ölürüm

sokaklar seni bekliyor kaldırımlarında salınmaya sen geciktikçe ellerim kuş oluyor bulutlarını öpüyor gizlice sen bıkmıyorsun düşleri ertelemeye gel diyor dinim gel diyor üzelim belki yarın kavuşuruz

dolunayın gölgesinde bekle

hangi zamanda ellerimiz buldu sonsuzluğu? seni nerede yaşadım ki kaybetmişçesine buldum gülüşünün betimini? yeniden hep yeniden, dolunay olsun, gözünü alsın, beni ansın yüreğin... yokluk bu değil, kelimeler yitiyor sisin ötesinden bakıyorsun, uzaklaşıyor saatlerin, içime girdikçe bedenin. karanlık öyküler yazıyorum kana susamış aşkların gölgesine belli ki bu hikaye yazılmayacak homeros dilinde ya da taştıkça hiç bir öyküye sığmıyor gözünün griden uzanan mavisi düşlerimde kalıyor ben seni bilmeden evvel yaşadım kabala dilinde yazdığım harfler ben değil, yitirdikçe her gelişini, gölgelerimiz uzuyor uzay dizininde bildim ki bilmediğim kadar varsın betimimin benliğinde var olmak bu değil, ışıkların hep mavi ne diyor? sarmalların arasından, çarkın döneceği geceyi bekliyorum dünyana girdiğim an nefesimi kesiyor, yok oluyorum karşında telaşın duvarını kuruyor, dünyan bana ellerine verdiğin şekillerin kadar temas ediyor bedenime, dolunay bizi ispiyonliyor  gitme diyor, ge

gün-ah

sOnsuz, uyku-sus gece sessizliği be(de)nden öte s-en beri(de) gün-eş gelmiyor sarı sanrı sancı ekseninde bağlıyor zamanı saatin ters y/önünde percinleniyor aşk belki ah edecek gün(ah) olacak zamanların yAnsız bırakacak kendini serin yaralar sOluksuz yAkacak kAnımız dolunay vakti gideceksin sOnsuz, sus pus kAlacaksın süres-iz orman cininin ininde dolunay tesadüfüne değdiginde kAYb-olucağız yalnız