Kayıtlar

Aralık, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"ben aranıyor" ya da "ben ve gül"

pazarkaya'nın 2002'de yayınladığı romanının türkçe adı "ben aranıyor", eser yine kendisi tarafından almanca'ya çevrilmiş, ya da "yeniden yazılmış" demeli, çünkü kendisinin de söylediği üzere bazı yerlerini değiştirmek zorunda kalmış. ve bu sefer de adı "ben ve gül" olmuş. türkçe adında arayış ön planda iken, almanca adında neden gül kavramı öne çıkmış acaba? pazarkaya alman-türk yazınının önde gelen isimlerinden. her ne kadar kendisi bu alanda anılmak istemese de göçmen edebiyatı deyince ilk akla gelen isimlerden biri. 1958 yılında okumak için için gittiği almanya'da yazmaya başlıyor. ve ister istemez, oradaki işçilerin de sorunundan söz ediyor eserlerinde, yani bir anlamda, istemese de dahil oluyor. "ben aranıyor"da da durum böyle. okumak için almanya'ya gitmiş, okul bitince de orada kalmış, evlenmiş ve ancak uzun yıllar sonra, tam da askeri darbe öncesi, karışık bir durumda olan vatanına askerlik hizmetini geç de olsa yapm

beyaz

güzel gözlerin vardı, zeytin renginde, ara ara bal rengine karışan harelerle bezenmiş, ortasına doğru koyulaşan, toprağın yağmur sonrası koyuluğuna karışan, yılların yaşanmışlığını cesurca taşıyan. uzun kaşlarının sarmalında saklanan kimi zaman, ürkek küçük bir çocuk mahçupluğunda, ya da muzırlığında ... saklandığını dahi saklayan bir hareketle başını geriye atardın, sevecenlikle yüzünden kaldırdığımda o uzun kaşları. istemem derdi o başın hareketi, görmeni istemem kırılganlığımı, küçük çocuk sokulganlığımı.. ve kızdın mı, aynı sarmalların gücüyle şimşekler çaktıran kahverengi bir sonsuzluktu yüzünü güzelleştiren. alabildiğine derin... güldün mü, o derinliklerden bir ışıltı sarardı yaşamı. anlardım. seyrelmiş saçının güçsüzlüğündeydi yüreğim, o bir kaç parça telleri ilk kez tıraş ettiğimde. sarmalların beyazlığına kavuşmuş bir kaç tel saç. umutlarımmış meğer tıraş makinasının dişleri arasında kırptığım birer birer... başın üşür mü hala? almadın giderken yün bereni, kaç ay sakladım,