Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

13'ün ölüşü

yine vakti geldi yeryüzüne inişinin dağlanıyor yüreğim, gözlerim ah o geçmişimi unuttuğum şefkatin var olmadı  koynunda hiçliğin kucağında yitirdiğim gül uzakta yalancı bahar dalları on gün sonrasına bırakıyor kanatlarını irinli, nasırlı bedenlerini öpsem, sarmalasam, son kez şarkılara gömüyorum yüzünü gelmeyeceğini bile bile  gelme diyorum inat seninkisi acıyı gönderiyorsun yerine davullar çalınırken sessizce mavilere sığınıyorum  zaman yine de ölmüyor takvimde hala 13 mart 13 ekimle sevişiyor ne yürek kalıyor, ne göz söz acıyor, açıyor karanlığın kapısını gelmesin vakit gelmesin ne olur gelmesin

minik

Resim
tam masadan kalkacağım, o minik çenesini dayıyor ayağıma, o yumuşak tüylü çenesini. bir sıcaklık yayılıyor ayağıma. mıhlanıp kalıyorum.  tüy gibi hafif dayıyor çenesini. ayağımı incitmekten korkar gibi.   neredeyse  her masaya oturuşumda  dayıyor burnunu ayağıma, ve her defasında kala kalıyorum.  biliyor sanki. masadan kalkarsam, gideceğim. nereye gittiğim önemli değil, ondan uzağa bir yön olacak bu.   masanın altından yüzünü görmesem de sadakatle bakan minik koyu kahverengi gözlerini görür gibiyim.  eğilip bakmıyorum. heyecanlanacak öyle yaparsam. ya da minik kafasını kaldıracak hemen, beklentiyle gözlerini gözlerime gömecek.  hiç fark etmemiş gibi hareketsiz oturuyorum. nefes bile almıyorum neredeyse.  gözlerimi kapatıyorum.  sessizlik.  dışarıdan arabalar geçiyor homurtuyla.