Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

şimşeklerin çaktığında daha çok sevdalandım yağmuruna

anlatmak istedikçe seni, kendi içimdeki boşluklarda boğuluyorum. anlıyorum artık, hep suretlerini sevmişim, sevmeyi öğrendiğimi sandığımdan beri, suretlerinle avunmuşum, aradığım senmişsin halbuki bunca yıldır. hayal gücüm seni hayal etmeye yetseydi, aynen olduğun gibi hayal ederdim. ne eksik ne fazla. tüm kusurların ve korkularınla. yüzünün, bedenin, ruhunun her ayrıntısını bir tanrı özeniyle yerleştirir, daha yaratmadan, aşka düşerdim senle. hele ki kızgınlıkla gözlerinde çakan şimşeklere baktığımda, sahip olsam, otuz ömrümün her birini ayrı ayrı kurban ederdim yoluna. öncesinde kendimi bilmez bir halde, berduşmuşum. seni bilmeden evvel, kendimi de bilmez bir haldeymişim. ve bir tanrı aymazlığıyla debeleniyorum bilinmezliklerde şimdi. vakitsizce kaçtığından belki de bu debelenişim. acele ettin. biraz daha kalabilirdin. söyleşmeli, sözleşmeli, daha çok konuşulmalıydı. aşığın maşuğuna doyumu olmaz ya! sadece bunca sene ayrılığın bir parça tesellisini bulmak isterdi gönül. kalsay

dedikçe

gidiyorum dedikçe kaldı / kaldıkça başka diyarların ömrünü sürdü / canavarına gebe yalnızlığında / öteki perilerin canını aldı / şimdilerde yalanını arındırıyor masum şeytanların / elleri kan revan / doğumunu erteliyor tiranın / kaçırdıkça zamanı yiyor / bucaksız yarınların / ardına evrilmeden / aşka kaç ölüm var / ağlaşıyor cennet cüceleri / birdir bir oynarken cesetleri / varamayacak özleminde geceleri / geliyorum dedikçe

haziranda nazan

haziran unuttu lülelerini / gözlerindeki şimşekleri / ilk sıcaklarda bildiler geri dönüşsüzlüğünü / belki de hiç değildin / dolunayın gülümsediği güzel / haydi yoluna, vakit kaybettin / başka bir ömürde bulursun elbet / bu diyarda unuttuklarımızı / dert değil, seni bilmedi düşler / hiç var olmadı sözlerin / belki bilenin çıkar / gecikmiş bir ömürde.

sınırlarda

bu daracık mekanda ne arıyorum yıllardır? kurtulmaya çalıştıkça daha bir hapsediyorum benliği bu etten duvarların ardına. salt bedensizliğe özlemimden ölümü düşlerim zaman zaman. kendi kendime karar verip yol alacağım ani bir eylem olarak değil, bunu korkaklık olarak atfederim. hayır, zamanı geldiginde çıkacağım yeni bir yolculuk, daha evvel hiç yaşanmamış türden, metafizik bir yolculuk. cehennem ve cennetin başka diyarlarda olduğunu sananlar, ey kulak verin, beklemeyin başka yaşamları! her gün sırat köprüsünden geçiyor ve bodoslama cehenneme düşüyoruz. zira hepsi burada. cehennemi de cenneti de yasamış bir deliyim ne de olsa. ve gördüklerimi anlatabilecek olsam, tımarhaneye ebediyete değin kapatıldığımın fermanı olurdu. kim miyim ben? tuhaf bir benlik. adsız. şekilsiz. kısaca: deli! raporunu yemiş bir kıt akıllı. ama sokaktaki deliden farkım maddi, bir bedene sahip bir nesneye odaklanmamış bir deli olmam. bu da beni bambaşka bir boyuta sürüklüyor. korkun benden. ben korkuyorum zira

söz

sözcükler hiç var olmadı. yineledikçe anı. zaman durdu / / gitme

neylemiş bu kul ya azap!

boşa gecmiş damarlarım yarıldığında / hücre aşkına vurgun yiyeceksin / karıncan olduğum her saniye / bir ömür alıyor yarından beter / sonra hep söz olacaktı / lanetledigimiz her besmeleyle / vurgun yiyor cehennemin / şişenin dibine vuruyor kusmuğuna bandığın düşlerin / gel vazgeç benden / ben sana hiç yar olamadım ki / vazgeçtikte kendimden daha saplandım ben batağına / seni. özlersen. / adımı anma yeter / seni hep seveceğim. bil, / ve unut venüs. ellerini yolduğunda / tüm ayetlerin yangına geçşe yüreğim dört bin dört yüz kırk sene / yalanlasak tüm kitaplarını / hiç yaptığımız gibi / ben seni hiç sevmedim ki...

debussy dinliyor

karanlık gündüzlerde mağrur  mağaralara yağan gökyüzü  nasıl da çağırıyor ölümü  wagner etkisinde bir alto  düşman ağır aşklarla yaklaşıyor müjdelediğinde çoğulluğunu birleşiyor gece yarınlarına  bekliyor mallarme dört dörtlük  nasıl da yalnızlık kokuyor par de moi bestelediği her meleğin yakarışında başka bir baudelaire düşüyor salı gecesine kurallara karşı ritmleri kovaladığında sözcükleri unutuyor eşitlediğinde yağmuru ortaçağ şairleri meryem'e yakardığında je vais rire de mourir  yak bizi tanrıça  son dizelerini ruhlara iç çektiğinde beş yıl kala çekip gitmesine  bitirir vedasını aryaların   atonal

gel gör cehennem seni neyledi

her yanışında bin ah eyledi meleklerin / nasıl da tıkandın yüreğim nefes alışında / ve ben hep sendim / baktıkça suretimin sende eskiyen imgeleri / nasıl da varırsın ıssızlığına fırtınamın / belki beni hiç sevmedin / ve yaslandı tüm sözlerin aykırı bir gerçekliğe / ararken sorulmamış soruların yalnızlığına / nasıl da hayaldik rüzgarın zayıf ışıltısında / daha gidilecek acılar vardı / bildiler adını daha kusmadan israfil'in düşlerini / unutulmuş masallar fısıldadı aşka düşen zebanilerin kaderini / her dokunuşunda kadife işkencesine mahkum / isevi bir baharı betimledi cennetim / geleceğin tanrılarını öldürdük ortaçağda / ve aslında senin yalanındım / uyandığında kahpesi kayıp bir savaşın lideri / sana otuz ömür vaad etti bedbahtlığın / ben seni hep sevdim / ama gelmeyecek bir zamanın sonsuzluğunda / adını hiç almadı belleğim / taksidi bitmiş taksiratların / elçisiydim / gidişinin

an gelmedi

vakti var dört halifenin geç bu yolları ölüm tatlı dokunuşunda bıraktığında kendini oysa hiç bir yol aşka çıkmıyor sevgilim güzelleştikçe fırtınalarınız, şimşekleriniz nasıl da fanidir sözleriniz bilinmektedir hiç bir güneş düşmüyor yalnızlığınıza kuleni saklıyor zebaniler kralı, bilesin sen ki, fil dişinden yalanlar oyarsın artık sesin erişmiyor uğultularına nemflerin bırakın zeus tarlasında yeni tanrıçalar yaratsın bırakın demeter kaçsın yeter ki aşk bir ihtimal kazanmasın ve hiç yaşanmadı sevişmelerimiz bir anlık kesişim değildi uzayda yaşadığını sandığın geceleri gökyüzüne bulutla yazmıştım ne güzel de sarmalamıştınız düşlerinizle gördüklerinize inandık arsız saatlerde birdirbir oynarken şehrin öksüz çocukları nasıl da güzeldir sanrılarınız bırak bir tanem düşsün karanlığa bu beden senliğin içinde kaybolmuş bir fetüs doğurduğun onca şeytana inat bırak ağlasın cehennemin henüz dördüne çok var sevgilim

lost in your pale blaue yeux, sevgilim

go like defin defnetmeye defolunca darling / who the f..k bekler dich / j'attends pour toi lange zeit / das sein allein war es wert / for all the günler gelmediğin / ich wusste die wüste wurde ein wurm in mir / ne gelir elden, güneş eridiyse / stay away all the days / when the dance begins to rain / beni benliğinde belle bebeğim / je sais un petit secret / mon cher péché