şimşeklerin çaktığında daha çok sevdalandım yağmuruna
anlatmak istedikçe seni, kendi içimdeki boşluklarda boğuluyorum. anlıyorum artık, hep suretlerini sevmişim, sevmeyi öğrendiğimi sandığımdan beri, suretlerinle avunmuşum, aradığım senmişsin halbuki bunca yıldır.
hayal gücüm seni hayal etmeye yetseydi, aynen olduğun gibi hayal ederdim. ne eksik ne fazla. tüm kusurların ve korkularınla. yüzünün, bedenin, ruhunun her ayrıntısını bir tanrı özeniyle yerleştirir, daha yaratmadan, aşka düşerdim senle. hele ki kızgınlıkla gözlerinde çakan şimşeklere baktığımda, sahip olsam, otuz ömrümün her birini ayrı ayrı kurban ederdim yoluna.
öncesinde kendimi bilmez bir halde, berduşmuşum. seni bilmeden evvel, kendimi de bilmez bir haldeymişim.
hayal gücüm seni hayal etmeye yetseydi, aynen olduğun gibi hayal ederdim. ne eksik ne fazla. tüm kusurların ve korkularınla. yüzünün, bedenin, ruhunun her ayrıntısını bir tanrı özeniyle yerleştirir, daha yaratmadan, aşka düşerdim senle. hele ki kızgınlıkla gözlerinde çakan şimşeklere baktığımda, sahip olsam, otuz ömrümün her birini ayrı ayrı kurban ederdim yoluna.
öncesinde kendimi bilmez bir halde, berduşmuşum. seni bilmeden evvel, kendimi de bilmez bir haldeymişim.
ve bir tanrı aymazlığıyla debeleniyorum bilinmezliklerde şimdi.
vakitsizce kaçtığından belki de bu debelenişim. acele ettin. biraz daha kalabilirdin. söyleşmeli, sözleşmeli, daha çok konuşulmalıydı. aşığın maşuğuna doyumu olmaz ya! sadece bunca sene ayrılığın bir parça tesellisini bulmak isterdi gönül.
kalsaydın, elinden tutup, korkularını paylaşırdım. en derin sırlarımızı açtığımız karanlık gecelere saklardım seni. kimseler görmesin bizi.
vakitsizce kaçtığından belki de bu debelenişim. acele ettin. biraz daha kalabilirdin. söyleşmeli, sözleşmeli, daha çok konuşulmalıydı. aşığın maşuğuna doyumu olmaz ya! sadece bunca sene ayrılığın bir parça tesellisini bulmak isterdi gönül.
kalsaydın, elinden tutup, korkularını paylaşırdım. en derin sırlarımızı açtığımız karanlık gecelere saklardım seni. kimseler görmesin bizi.
mavilerinde yanan ateşe her defasında yeniden sevdalanır, yeniden dizelerden halılar serer önüne, ardıma bakmadan seninle giderdim, cehenneme bile.
sen kaçmayı tercih ettin. kaçtıkça sen, cilve sandım, kovaladım. nafile. özlemini çektiğim aşkın, dostluğun çok başındaydı her şey.
yetmedi, meleklerin sana eğilmesi. her güzelliği sana bağışlamam.
senin için "son" belki de çok önce gelmişti. benim deli divane olmam boşuna.
zaman içinde geri dönme şansım olsa, yaptığım tüm hataları ters yüz eder, yapmamaya gayret ederdim. değişen bir şey olur muydu? olmazdı. başka hatalar yapardım bu sefer. ve yine olduğum noktaya geliverirdim. ve yine yaşanmazdı dilenen.
belki de sana göre ömrü bu kadardı bu aşkın, bu dostluğun, bu ömrün.
belki hiç yaşanmayacak, yaşanması gerekenler. demek ki gereği yoktu bu özlemlerin. ya da hep yetersiz kalacaktı,
her ölüm, erken ölümdür ya. her aşk erken biter, zamansız kalır. geri dönüşü imkansız kılar.
ne fark eder?
şimdi bu debelenişin içinden sana bakıyorum. yokluğundan en az varlığından olduğu kadar haz almayı öğreniyorum. mazohizm de, melankoli, platonik de. kavramlar sadece sınır koyar. oysa sınırsız seviyorum seni.
suretlerin aklımı çelmeye devam edecekler belki, belki yine suretlerine kapılacağım.
belki de bundan gayrı yalnız bir ömre mahkum kalacağım. uğruna mecnun olacağım.
ne fark eder?
kimin umurunda?
vereceğin kırıntılara razıydım. şimdi ise vermediklerine de razıyım. az da olsa seni yaşadım ya. bu yaşananlar otuz ömre bedeldi. her bir ömrümü bağışladım gözündeki şimşeğe.
aşığın maşuğundan geçtiği yerdeyim, aşkın kendisine saplandım. yaşananlardan geçtim, hayallerdeyim artık. aşkın sefasından geçtim, cefasındayım gayrı.
sen git, ben seninleyim bundan böyle.
her ölüm, erken ölümdür ya. her aşk erken biter, zamansız kalır. geri dönüşü imkansız kılar.
ne fark eder?
şimdi bu debelenişin içinden sana bakıyorum. yokluğundan en az varlığından olduğu kadar haz almayı öğreniyorum. mazohizm de, melankoli, platonik de. kavramlar sadece sınır koyar. oysa sınırsız seviyorum seni.
suretlerin aklımı çelmeye devam edecekler belki, belki yine suretlerine kapılacağım.
belki de bundan gayrı yalnız bir ömre mahkum kalacağım. uğruna mecnun olacağım.
ne fark eder?
kimin umurunda?
vereceğin kırıntılara razıydım. şimdi ise vermediklerine de razıyım. az da olsa seni yaşadım ya. bu yaşananlar otuz ömre bedeldi. her bir ömrümü bağışladım gözündeki şimşeğe.
aşığın maşuğundan geçtiği yerdeyim, aşkın kendisine saplandım. yaşananlardan geçtim, hayallerdeyim artık. aşkın sefasından geçtim, cefasındayım gayrı.
sen git, ben seninleyim bundan böyle.
hem belki başka bir ömürde karşılaşırız yeniden, kim bilir...
Yorumlar