Kayıtlar

2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

vazgeçtim bu ömürden

henüz bahar gelmemişti, sen geldin, henüz bahar gelmemişti, sen gittin gelseydi, kalır mıydım yarından önce bir yerlerde sen merdiven aralığı, kapı kilidi, salon sehbası, lavabo kenarı, her yandan bir parça özlem çarptı yüzüme bilemedim hangi yolculuğun varmazlığı aldı düşlerimizi ömürlük değilmiş bu bahar zamanı gelen sen yapıştığın anlara, yapmıştın yalanlara yok değil, henüz doğrulanmayan bir doğruydu iki artı, beş eksi düne eşitlenen belki başka gelmeyecek bahara bırakmalı masalsılığını... ben vazgeçtim

balmumuna sevdalı

bu akşam, ellerim klavyeye yenik düşmek istedi, düşmek istedi uzaklardan, rayların uzağına, bugünden düne... bu akşam tek tek umutları paketlemek istedim, bozulmazlar belki, birer birer söndükçe gece. bir kenarından tutmuş ölüm, diğer yanından ayrılıklar, habire söylüyorlar bir ağıt, beyazlara bürünmüş güneşe. yok değil bu dört kol beni sarmalayan, değil henüz , değil toprağın baharda gidişi göğe balmumundan yarınlar bekliyordu dünü, ben mi ısındım yoksa sen mi güneş oldun? dün geleceğim yarın gelmiştim şimdi? ellerim klavyeye yenik düşüyor...

öncüsü don kişot olanın

Bu sefer bir roman değil, ama romansever olup, bu işin biraz da perde arkasını hem tarihsel hem de kuramsal açıdan merak eden herkesin okuması gereken bir yapıtı tanıtmak istiyorum. Söz konusu kitapla ilgili bir ödev yazmış olduğumdan daha yakından bakma mecburiyetim vardı, ancak zorunlu olarak okuduğum en keyifli kitaplardan olduğunu, zaman zaman nefesimi tutarak okuduğumu hemen başında belirtme ihtiyacını hissediyorum. Üstelik bu tanıtımımla, benim gibi bu eserle ilgili bir makale yazması gerekenlere az da olsa bir ışık tutmuş olmayı umuyorum. Edebiyat kuramları üzerine yazılmış eserlerin özetinin yazılması, keza incelenmesi zor ve zaman alır, ve aslında bir anlamda da sıkıcıdır, ama Jale Parla’nın “Don Kişot’tan Bugüne Roman”ını bu kapsamın dışında tutmak gerekiyor. Baştan sona büyük bir heyecanla yazıldığı belli olan ve bu heyecanını okuyucusuna da taşımayı bilen ender kuramsal kitaplardan olduğunu belirtmem gerek. Eser boyunca irdelediği kuramsal kavramlar dilin akıcılığına a