dolunayın gölgesinde bekle

hangi zamanda ellerimiz buldu sonsuzluğu? seni nerede yaşadım ki kaybetmişçesine buldum gülüşünün betimini? yeniden hep yeniden, dolunay olsun, gözünü alsın, beni ansın yüreğin...

yokluk bu değil, kelimeler yitiyor

sisin ötesinden bakıyorsun, uzaklaşıyor saatlerin, içime girdikçe bedenin. karanlık öyküler yazıyorum kana susamış aşkların gölgesine
belli ki bu hikaye yazılmayacak homeros dilinde
ya da taştıkça hiç bir öyküye sığmıyor gözünün griden uzanan mavisi
düşlerimde kalıyor

ben seni bilmeden evvel yaşadım kabala dilinde
yazdığım harfler ben değil, yitirdikçe her gelişini, gölgelerimiz uzuyor uzay dizininde
bildim ki
bilmediğim kadar varsın
betimimin benliğinde

var olmak bu değil, ışıkların hep mavi ne diyor?

sarmalların arasından, çarkın döneceği geceyi bekliyorum
dünyana girdiğim an nefesimi kesiyor, yok oluyorum karşında

telaşın duvarını kuruyor, dünyan bana ellerine verdiğin şekillerin kadar temas ediyor bedenime, dolunay bizi ispiyonliyor 

gitme diyor, gelme dedikçe

nokta yıldız olduğunda, sen bana hala ay çarpıntısı girdabında şarkılar mırıldanacaksın düşlerimde
her yitirişimde biraz daha bende olacak sakalından düşen anka tüyleri ve belki de hiç varmayacak karşı denizin bulutlarına

hadi al dehlizlerimi sarmalına, unut uzay derinliklerinde paralel bedenleri
unut kimliğini yaşamadığımız şiirlerin kabalığında
son vapur gittiğinde, sakla beni bulmasın karanlık ağaçlar

aşk bu değil, değilledikçe yitirişleri
dolunayı bekliyorum
gözünü alsın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

senden içe

yıllarca