II durmamalıydı burada. görüldüğü anda tehlikeye girmiş olurdu. onu da, diğerlerini yakaladıkları gibi, bir av hayvanı gibi yakalarlardı. tam da öyle bir av hayvanı gibi ürkek bakındı çevresine. koyu renk gözlüğünü iyice yerleştirdi yüzüne. gözlerden ele veriyorlarmış kendilerini, öyle söylemişti kendisine yol gösteren heyet lideri. gözlerinden melek mi ya da şeytan mı olduğu anlaşılıyormuş. meleklerin ışıl ışıl bakışına karşın, şeytanların karanlık, kötücül bakışları. ama bunu sadece uyanmış olanlar görebiliyormuş. birbirlerinin gözlerine baktıkları anda anlaşılıyormuş kimin ne olduğu. o yüzden melekler sakınmak zorundaydı. genellikle de kendilerini koyü renk camların ardına saklar, ya da yolda giderken başkasının gözlerine bakmaktan kaçınırlardı. şeytanların böyle bir korkusu yoktu, çünkü çok daha güçlü bir ele sahiptiler. onlar görsel olanı ele geçirmişlerdi. "görsel olan mı?" diye sormuştu yaşlı meleğe. "gördüğün her şey manipülasyona açık. gözünün önünde olup b...