düşmüş melek II

II
durmamalıydı burada. görüldüğü anda tehlikeye girmiş olurdu. onu da, diğerlerini yakaladıkları gibi, bir av hayvanı gibi yakalarlardı. tam da öyle bir av hayvanı gibi ürkek bakındı çevresine. koyu renk gözlüğünü iyice yerleştirdi yüzüne. gözlerden ele veriyorlarmış kendilerini, öyle söylemişti kendisine yol gösteren heyet lideri. gözlerinden melek mi ya da şeytan mı olduğu anlaşılıyormuş. meleklerin ışıl ışıl bakışına karşın, şeytanların karanlık, kötücül bakışları. ama bunu sadece uyanmış olanlar görebiliyormuş. birbirlerinin gözlerine baktıkları anda anlaşılıyormuş kimin ne olduğu. o yüzden melekler sakınmak zorundaydı. genellikle de kendilerini koyü renk camların ardına saklar, ya da yolda giderken başkasının gözlerine bakmaktan kaçınırlardı. şeytanların böyle bir korkusu yoktu, çünkü çok daha güçlü bir ele sahiptiler. onlar görsel olanı ele geçirmişlerdi.
"görsel olan mı?" diye sormuştu yaşlı meleğe.
"gördüğün her şey manipülasyona açık. gözünün önünde olup biten herşey gerçeği anlatıyor olmak zorunda değil."
afallamıştı. "nasıl gerçek değil? illüzyon mu yani?"
"illüzyon hatta halüsinasyon bile olabilir. şeytanlar çok güçlü ve kelimenin gücünün farkındalar. görsel ve işitsel dünya onlara ait. sözle görüneni değiştirme ve yeniden yaratma gücüne sahip olduklarını keşfettiklerinden beri durum böyle. televizyon nasıl icat oldu sanıyorsun?!"
"yani televizyonda gördüğümüz herşeyin bir yalan olduğunu mu söylüyorsun?"
"sahte gerçeklik demeyi tercih ediyoruz. çünkü uyuyanların hepsi bu gerçekliğe inanıyor. inandıkları sürece içinde yaşadığımız gerçeğe dönüşmüş oluyor. yani gördüğün herşey şeytanlar tarafından yaratılmış bir gerçek. biz de ister istemez mahkumuz bu gerçeğe."
"niye?"
"son uyuyan uyanmadığı sürece bizim elimiz kolumuz bağlı. bir uyuyan bile inandığı sürece gerçeğe dönüşüyor yalan. mitoloji, hatta daha da geri git, masal çağını anımsa. önce söz vardı. söz güçlüydü..."
"söz büyüdür." diye tamamladı meleğin sözünü.
evet dercesine gülümsedi ihtiyar. "ama bugün kimse bunların yaşanmış gerçek olduğunu anımsamaz. masal diyerek gerçek dışı, hayal ürünü olarak görür. oysa asıl gerçek onlarda mevcut. kitaplara dönmelisin. onlar, sadece onlar gerçeği anlatır. ama git gide kitap okumak azalır hale geldi. şeytanların güçlenmesine sebep oluyor bu."
"yani kitapları melekler mi yazıyor?"
"evet."
"yalan söyleyen kitap yok mu yani?"
"maalesef var. yakalanmış olan melekler şeytana dönüştürülmekte. zaman içinde geçmişlerini unutuyor bu melekler. yine bir çeşit uykuya dalıyorlar, ama bu seferki daha kötü bir uyku. şeytanlar tarafından kullanıla kullanıla şeytana dönüşüyorlar ve şeytanlardan daha zalim şeytan olabiliyorlar.  aralarında yazabilenleri de var.  yazmanın gücüne erişmiş şeytanlar onlar. yazdıkları kitaplar da bir o kadar tehlikeli."
"peki nereden bileceğim, hangi kitaplara güven olduğunu?"
"zaman içinde öğreneceksin."
"peki ben neyim?"
"onu da zaman içinde öğreneceksin."

etrafına bakındı. 
müzik çalarının kulaklıklarını tekrar kontrol etti. müziği sonuna kadar açtı. şeytanların sözel gücünden korunmalıydı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

senden içe

yıllarca