merdiven
basamakların başına geldiginde duraksadı. başını kaldırıp merdivenin sonunu görmeye çalıştı. binlerce basamak gökyüzüne uzanıyor gibiydi. beyaz bulut öbeklerinin arasında son bulan bir merdiven. kendini sonuncu basamakta hayal etti kısa bir an için. sanki coktan varmış da dinlenmeye başlamışçasına oturası vardı daha ilk basamağın başında. ihtiyar bacaklarını yokladı, kanı zar zor pompalayan damarlarını, ağır kalp atışını ve artık hiç geçmeyen yorgunluğu duyumsamamak mümkün değildi. rüzgar çıksa hareket edeceği yönde, belki çıkışını kolaylaştırırdı bu. basamağın soğuk taşına biraz daha yayıldı. serinlik iyi gelmişti. ama yukarı atacağı her adımda ısınacak olan bedenini düşündü. bulut öbeklerinin arasından yüzünü gösteren güneş yakıyordu. yolunun üzerinde ise tek bir gölge bile yoktu. göğsünü tuttu. dayanmalıydı, dayanacaktı. bir trabzan bari olaydı. dayana dayana, ağır ağır çıkardı. yukarı baktıkça sanki basamak sayısı artıyor gibiydi. uçsuz bucaksız bir merdiven uzanıyordu önünde. ve h...