karşılaşma

yolda giderken başını çevirdi adam. bir yerden tanıdık geliyordu az evvel yanından geçen kadın. dönecek gibi oldu, seslenmek istedi. ne diyeceğini bilemedi. yürüyüşü, başını tutuşu, kokusu... bir iki dakika adam kalakaldı, kadını seyretti. sonra aklına gelmiş gibi, ters yöne, kadının peşinden yürümeye başladı. aralarında yirmi metre var yoktu, seslense, kadın duyabilirdi, ama adam seslenmedi. kadının uzun saçlarının dalgalanışını seyretti, seslenmedi. öyle iyi biliyordu ki bu dalgalanışı. bazen kadın o saçı kulağının arkasına sıkıştırır, bir lüle hep asilik edip yüzüne düşerdi. anımsadı adam. kendi kendine gülümsedi. seslenmedi. 

önündeki kadın bir mağaza vitrinin önünde durdu. adam  da bir kaç mağaza ötedeki başka bir vitrine baktı. ne mağazasıydı, bilmiyordu adam, nereye baktığını da. ama vitrin camında kadını görüyordu. yansıması değildi bu kadının, bu açıdan vitrine yansıması mümkün değildi zaten. anımsıyordu adam, gülümsedi. kaç yıl geçmişti? içi sıcacık oldu adamın. kuş gibiydi. bu tesadüf değildi. karşılaşmaları gerekiyordu.

başını çevirdi kadından yana. o da ona bakıyordu. kadın başını hafif yana eğdi. başka bir görüntü adamın aklına. düşünürken hep eğerdi böyle başını kadın. o lüle düşerdi daha da yüzüne. "düşünme bu kadar" diyerek sevgiyle o lüleyi kaldırırdı her defasında adam. kadın gülümserdi hep yakalanmış bir çocuk masumiyetinde. 

adam kadının kendisine baktığını görünce nefesi tıkandı. ağzını açtı, bir şey söyleyecek oldu, diyemedi. kadın gözlerini kıstı, hafifçe, belli belirsiz başının iki yana salladı. adam anlayamadı. kadın aniden döndü, yoldan geçen ilk taksiyi durdurdu. son kez döndü adama baktı. adam tam elini kaldırdı, yeniden ağzını açtı, sözcükler boğazında düğümlendi. ama kadın çoktan taksinin kapısını açmış, binmeye hazırlanıyordu. koştu adam,  nefes nefese tam taksiye yetişiyordu ki kapı çoktan kapanmış, taksi hareket etmişti bile. uzaklaşan taksinin içinde kadının dönüp baktığını gördü. kadın el salladı. adam da elini kaldırdı, eli havada kaldı, sallayamadı. 

geç kalmıştı,  anladı adam.