günde beş vakit sen...
sabah uyandığımda aklımda sen vardın. dişimi fırçalarken, evi temizlerken, sanki omuzumun üzerinden bakıyordun. kitap okurken, sesli okudum hoşuma giden bölümleri, sen duy diye.
burnumu pencereye dayandığımda kalan ize nasıl da kızarsın, yine dayadım burnumu, parmağını sallayarak azarla beni istedim.
kahvemi içerken sana da koydum bir fincan, sevdiğin gibi, bol sütlü.
işe giderken bilmediğim pencerelere el salladım, kesin sen de sallarsın diye. öğle yemeğine senle hangi restoranda buluşuruz heyecanıyla çıktım.
iş yerine döndüğümde, senden bir haber, bir e-posta bulacağımdan emindim.
akşam eve gelirken senin bekleyen siluetini gördüm her pencere ardında. anahtarı kilide soktuğumda tıkırtını işittim.
akşam yemeğine sevdiğin şakşukayı yaptım.
senin sevdiğin dizi oynuyordu, sana anlatırım diye izlemeye çalıştım, ortasından bakınca ne karakterleri ne konuyu anladım. kesin güleceksin bana.
başımı yastığa koyduğumda çenene bir öpücük gönderdim.
sabah ola hayır ola...
sabah uyandığımda yine sen geldin aklıma.
gelir misin bu gün?
Yorumlar