konuşmalar 3

- hala bekliyorsun.
- yok, vazgeçtim. godot çıktı mübarek.
- vazgeçişlerle de yol alınır.
- teslimiyet
- koşulsuz.
- kayboldum
- bulmanın koşulu.
- her yer masmavi
- kırmızı canını yakardı.
- mavi de yakıyor
- ama aldıkça azalıyorsun
- mavileşebilsem
- o zaman sen olmazsın!
- sen olsam?
- dün bendin, yarın hiç olmalısın.
- bugün?
- ne dün var, ne de yarın!
- bugün?
- şu an!
- o halde zaten hep senim.
- ve hep hiçsin.
- neden piç gibi hissediyorum?
- gibi!
- hissss
- zan!
- galiba hala bekliyorum.
- galiba!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Acıyı, hüznü, geçmişi ve bitmemiş olsa neler olabilirdi'yi gece vakti sessiz, yalnız ve karanlık odalarda filme çekmek, tekrar tekrar seyretmek; gerçekmiş, hiç bozulmamış, hep öyleymiş gibi hissettirip alır insanı içine, teskin eder. Ama gerçek değil. Bilince yansıyan o sanrıya er geç gerçek bir adım atılacak ve boşlukta yuvarlanmaya başlayacaktır.
zibirix dedi ki…
Gerçek ne ki?
biz kurgularız. yeniden kurgularız, yeniden bozarız.
boşluk? hiçlikte bilinir sevgili. yoklukta anlaşılır değeri.
geçmişe dönmenin mümkünü yok, çünkü her şey bu an, ne geçmişte, ne de gelecekte. zaman yok, dün yok, yarın yok. hepsi zannımız...
Adsız dedi ki…
Sabah Adsız olarak değil de zibi olarak uyanıyorsan, bunu kapsayan bir geçmiş ve gerçek vardır. Geçmiş hiçbir yere gitmez, şimdini geçmiş belirler sonra yarını, benim gibi değil zibi olarak düşünmenin nedeni bu, herşey mümkün değil bu oyunda. En dar anlamıyla kabullerindir gerçek, bizzat kendi deneyimlerine göre bile farklı bir yol tutsan belli bir açıdan sana ışık olandır gerçek. Yoklukta hiçbirşey anlaşılmaz. Yokluk dediğin daha sınırlı entrümanlarla düşünme faaliyetidir, daha az mukayese parametresi kullanılır, bu ölçülen şeyin değerinin kesinlikle yanlış tespit edilmesi demektir. Herşey ilişkide anlaşılır. Kutsanmış sevgilileri sevenler yaratıyor, kendi ıstırabına kölelik zevkinden mahrum olmak isteyecek insan yoktur.
zibirix dedi ki…
gece adsız olarak yazıyorsan, ismin bir hükmü yok demektir. isimsizliğinle saklanıyorsun, korkularınla yüzleşmeye yüreğin yok demektir.
sınırları biz çizeriz ve sonra hapsederiz kendimizi o dar alana.
yoklukta bir şey anlaşılmaz olduysa, mutlak yokluğa varılmıştır ki, orada "daha sınırlı enstrümanlarla düşünme" bile mümkün değildir, zira orada düşünme yoktur artık, "ben" yoktur, beden yoktur, o artık başka bir boyuttur, orada artık bilinç de yoktur.
katılmıyorum, herşey ilişkide anlaşılmaz. bazen çok daha değerli bilinç düzeyleri arzulanan nesnenin "yok" olmasıyla erişilmektedir. "kötü" de değildir bu, "kendi ıstırabına kölelik zevkinden mahrum" bırakmıyor böylelikle...

Bu blogdaki popüler yayınlar

senden içe

yıllarca